29 Aralık 2010 Çarşamba

Bizce, Hayatı Doldur Nedir?


Merhaba  Hayatı Doldur Gençlik Kulübü üyeleri;
Yazımın okunabilirliğini açısından çok uzatmamam gerektiğini düşünüyorum. Hayatı Doldur’la tanışalı 2 yıl oldu hayatımı ne kadar doldurabildim, biraz bundan bahsedeyim.
Meşhur, her üyenin çok iyi bildiği, Tribünü Doldur aktivitesiyle tanıdım Hayatı Doldur’u. İlk maçımda bana bir otobüsün sorumluluğu verildi. İşte üniversite hayatımı değiştiren de, o otobüstü. Maça gidenler iyi bilir, geldiğin şehirden İstanbul’a kadar o otobüs uyumaz, uyutulmaz. Sürekli bir coşku halinde insanlar gaza gelmiştir. Hatta üniversiteler arası bir rekabet olduğu görülmüştür. İstanbul’a ulaşım yollarında bu aktiviteyle bir çok insanla iletişim kurmuş oldum. ‘Hayatı Doldur ne yaptı?’ sorusuna cevap; sosyal ortamımızı genişletmiş oldu. Hepimizin de bildiği gibi üniversitede sosyal ortam yoksa, orada okumanın da tadı yoktur. Sonrasında; insanların ‘maça ne zaman gidiyoruz?’ sorularıyla karşılaşmaya başladım. Bu sorular sorulur iken Junior BA olmak çok başkaydı. Artık ekibin içindeydim. Daha sonrada Mini MBA eğitimi, Rock and Dark Yarışması, Efes Blues Fest gibi etkinlikleri içeren kültürel faaliyetler ile dolu dolu 2 yıl, neler katmaz ki bir üniversite öğrencisine? Bunları başka bir yerde görebileceğimi, bu kadar rahat ulaşabileceğimi sanmam ve bu kadar aktiviteyi okulun bünyesinde yapmak gerçekten zor.
‘Hayatı Doldur nedir?’ sorusuna verebilecek en güzel cevap: ‘Seni tribüne götüren, sosyal sorumluluk bilincini geliştiren, müzik zevkini doyasıya tattıran, sınırsız eğlendiren, sanatı ayağına getiren, sanatla tanıştıran, kariyer yapmanda sana yol gösteren ve yardımcı olan, kısaca sosyo-kültürel değerlerini yüksek düzeyde tutan bir gençlik kulübüdür.  Zaten içinde yaşadığımız zamanda bunlar olmadan, insan ne kadar var olabilir? Hayatı doldur’a çok teşekkür ediyorum, bünyesinde olduğum ve bu aktiviteleri sağladıkları için...
Hayatı Doldur - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi  Master Marka Temsilcisi
Eren UYSAL

27 Aralık 2010 Pazartesi

Hayatı Doldur size ne kadar yakın?


Hayatı Dolduruyoruz…

Hayatı Doldur' dan bir arkadaşım sayesinde (kendisi de çocukluk arkadaşım olmakla beraber İstanbul Üniversitesi Marka Elçilerinden biri olur) haberdar oldum. Ayrıntıları aynı arkadaşımdan alır almaz doğruca internet sitesine hücum ettim. Günlük hayatımızda, katıldığımız çoğu etkinlikte katkıları olduğunu görünce ilgim daha da arttı. Hemen okulumdaki marka elçilerinin kim olduğuna baktım. Malesef hiçbirini tanımıyordum. Ama yine de bir heves mail attım ayrıntılı bilgiyi bir kez de okulumdaki marka elçilerinden almak için. Gelen açıklayıcı ve yaptıkları etkinliklerle özendirici mail'i "kendileri ile etkinliklerde yer almak dileklerimle" yanıtladım…
Birkaç ay sonra ekibin içinde yer alacağımı tahmin edemiyordum o zamanlar…
Tüm bu Hayatı Doldur ile tanışma hikayemi anlatma sebebim, belki de sizlere şu an uzak gibi görünebilecek bir topluluk olan Hayatı Doldur'un aslında sizlere ne kadar yakın olduğu. Üniversitelerimizdeki "çoğu" öğrenci topluluğunda olduğu gibi sadece birbirleriyle yakın arkadaş olan insanlardan oluşmak yerine, hemen sizi nasıl sarabileceğinin bir örneğidir bu. Üstelik sadece samimi olmamız ile değil, katıldığımız etkinliklerle de o kadar hayatın içindeyiz ki…
Efes Pilsen Blues Fest gibi büyük bir festivalden, spor müsabakalarına, partilerden sosyal sorumluluk etkinliklerine çok geniş bir etkinlik yelpazesine sahip Hayatı Doldur. Kısacası sosyal hayatınızda bulunabileceğiniz her yerde bir Hayatı Doldur logosu, o da olmadı bir Hayatı Doldur üyesi görebilirsiniz. Üstelik tüm bu etkinliklere okulunuzdaki marka elçileri aracılığı ile ya da Hayatı Doldur'un internet sitesinden (http://www.hayatidoldur.com)'dan davetiyeler kazanmanız da pek mümkün…
Biz gençliğin hayatını dolduruyoruz...
Hayatı Doldur - ODTÜ Marka Elçisi
Diren Kocakuşak

23 Aralık 2010 Perşembe

Bir Hayatı Doldur Gençlik Kulübü Hikayesi…


 Bir varmış bir yokmuş…

Yeşili, mavisi bol, içinde her rengi barındıran güzel mi güzel bir şehir varmış… Bu şehirde on yüz bin tane insan varmış, bunların çoğunluğunu gençler oluşturuyormuş… Bu gençler hayatın ne kadar kısa olduğunu ve de çok çabuk geçtiğini biliyorlarmış… Bir grup genç oturup günlerce düşünmüşler… Ne yapmalı da şu sıradan hayatlarımızı biraz olsun neşelendirip güzel şeylerle doldurabilsek ve böylelikle de gelecekte ardımıza baktığımızda dopdolu geçirdiğimiz günleri görsek diye düşünüyorlarmış… Haftalar sonra içlerinden biri
“Bulduummm!!” diye haykırmış….
Diğer arkadaşları ilgiyle ona bakmışlar…
Ve hevesle anlatmaya koyulmuş bizim dahi:

 “Bir kulüp kuracağız arkadaşlar… Bu kulüp öyle bir kulüp olacak ki; içinde ‘müzik’le hayatımızın ezgisini bulacağız. ‘Spor’la hayatın dinamizminin merkezinde olacağız. ‘Kültür sanat’la değerlerin farkındalığını göreceğiz. ‘Eğlence’yle hep beraber çeşitli kollarda eğlenip, amaçlarımızdan biri olan geleceğimizin temellerini atacağımız ‘kariyer’ girişimlerinde de bulunabileceğiz tabi bunların hepsini yaparken sosyal sorumluluklarımızı da yerine getirip hepimiz dayanışma ve beraberlik içinde olacağız… Ne dersiniz?”

 Hepsi birden sevinç nidaları atarak bizim dahiye koşturup sarıldılar.
Ve hemen bu kulübü kurmak için hazırlıklara başladılar…
Kulüplerinin adı: HAYATI DOLDUR GENÇLİK KULÜBÜ olacaktı… Ülkenin en yeşil yerinden en sarı yerine kadar tüm renkten gençleri kendi şehirlerinde bir araya topladılar ve bu şahane kulübü onlara da anlattılar… Herkes bu fikri çok sevdi… Onlar da diğer arkadaşlarına anlattılar… Bu şekilde tüm şehir bu kulübü öğrendi ve gençlerin hayatları artık sıradanlıktan kurtuldu… Tüm gençlerin hayatı artık rengarenk ve dopdoluydu… Ve sonsuza kadar dopdolu yaşamak üzere hala tüm renklere Hayatı Doldur Gençlik Kulübünü anlatıp yeni dostlar ile yollarına dopdolu devam ediyorlar…


İşte Hayatı Doldur Gençlik Kulübünün hikayesi böyle… Siz de bizimle renklenmek ve yeni dostlukları dopdolu hayatlarla inşa etmek ister misiniz?

Kasabamıza bekliyoruz: www.hayatidoldur.com

Hayatı Doldur - Anadolu Üniversitesi Master Marka Elçisi
Ezgi Mutaf

21 Aralık 2010 Salı

Hayata ritm dolduranlar...


   Herkesin kendini geliştirmek istediği bir sosyal aktivite, spor dalı veya bir ilgi alanı olmasına rağmen lisede fırsat veya vakit bulunamadığı bahane edilip, üniversiteye ertelenir. Aslında birçoğumuz başlamaya cesaret edemeyiz ya da cesaret edip sonunu getiremeyiz. İşte benim cesaret edemediğim ama içten içe arzuladığım aktivite salon danslarıydı. Lisede başlayan bu ilgim dans yarışmaları, dünya şampiyonaları ve dans konulu filmleri (Step-up, Dance With Me vb.) izledikçe daha da artıyordu.
   Üniversitede kulüp tanıtımları haftasında dans kulübünün afişlerini görmemle daha da fazla heyecanlandım. ÖSS dönemi bastırdığım duygularım açığa çıkmıştı. Sınıf arkadaşlarımın da gaza getirmesiyle kulübe kaydolduk ve dans eğitimine başladık. En çok öğrenmek istediğim dans ‘tango’ydu, fakat öğretmenlerimiz tangoyu diğer danslarda uzmanlaşırsak daha rahat öğrenebileceğimizi söyledi ve cha-cha, rumba, salsa ve jive danslarını öğrenmeye başladık. Gün geçtikçe perşembeleri iple çekmeye başladım. Başlarda çok ağır ve hantal olmamız, birçok zaman hatalarımızı görüp kahkahalara boğulmamızı sağlıyordu. Öğretmenlerimizin de teşvikiyle cumartesileri Kalamış’ta salsa ve cha-cha konseptli gecelere katılmaya başladık. Profesyonel dansçıları canlı canlı seyrettikçe ilgimiz daha da arttı. Biz de bir gün böyle dans edebilecek miyiz acaba diyerek birbirimize bakakaldık.
   Üniversitede başlayan dans serüvenim, dışarda başladığım kursla devam etti. Artık Salsa ve Cha Cha danslarına hakim olduğumdan tangoya başlama kararı almıştım. Burada biraz teknik bilgi vereyim;  salon dansları ‘internasyonel’ ve ‘arjantin’ olmak üzere ikiye ayrılıyor. Ben daha yaygın ve eğlenceli olduğu için internasyonel dansları seçtim. Arjantin danslar daha keskin fakat dakika içinde daha az bar*a sahip salsa ve cha cha genelde dakikada 30 ile 40 arası bar içerir. Jiveda ise sınır sizsiniz J 70-80 barlık müzikler bile mevcuttur.
   Genel olarak salon dansları, hem sosyal ortamını genişletip hem de eğlenmek isteyenler için birebir. Zamanını eğlenceli bir şekilde geçirip hayatını doldurmak isteyenlere kesinlikle öneriyorum!
*Bar, müzikte 2 ritim arasında yapılan hareketlere deniyor.

Hayatı Doldur - YTÜ - Master Marka Elçisi
Tunç Kaptanoğlu

19 Aralık 2010 Pazar

Sosyal Medya Ödülleri - Etkili Sosyal Medya Kullanımıyla Genç Kesime Yönelik En İyi Kampanyaları Yapan Kurum

http://hayatidoldur.tumblr.com
Hayata “Bilişim” Katmak..
“Hayatı Doldur” umuz ile başkalarının hayatları çeşitli şekillerde doldururken kendi hayatımızı doldurmayı da ihmal etmiyoruz tabii ki. İTÜ İşletme Mühendisliği Kulübü olarak bu yıl 10-11 Aralık tarihleri arasında 3.sünü düzenlediğimiz Bilişim Teknolojileri Zirvesi organizasyon komitesinde yer aldım. Geçen yıl da katıldığım ve komitede yer almaktan büyük zevk aldığım bu organizasyonla hayatıma biraz da “Bilişim” kattım.
Peki, neler yaptık bu organizasyonda? Bilişim sektörüne geniş bir bakış açısıyla yaklaştık ve sosyal medyanın da yer aldığı bilişimle iç içe birçok panel düzenledik. İlk gün speed-networking ve coffee time gibi yeni etkinlikler gerçekleştirdik. 2. gün sonunda ise bu yıl öğrenci kulüpleri arasında bir ilki gerçekleştirerek “Sosyal Medya Ödülleri” ne imza attık. Hatta ve hatta bu başarılı organizasyonumuzda "Etkili Sosyal Medya Kullanımıyla Genç Kesime Yönelik En İyi Kampanyaları Yapan Kurum” dalında “Hayatı Doldur” umuz da ödül aldı.
İçinde bulunduğum bir başka organizasyonda başarısını göstererek ödül alan ve beni gururlandıran “Hayatı Doldur” un, bu başarıyı elde etmesinde emeği geçen tüm marka elçilerine teşekkür ederim.
Hayatı(mızı) doldurmaya tam gazla devam ediyoruuuz. 
Hayatı Doldur - İTÜ Maçka - Master Marka Elçisi 
Zehra Nur Karadalga

17 Aralık 2010 Cuma

Hayatlarını yüksek rakımlarda dolduranlar...


Öyle bir rüyadır ki dağlar, yaşamadan göremezsin…

Dağcılık nedir? Dağcılık, dağlarda yürüyüş ve kamp kurmanın yanı sıra teknik malzeme kullanarak tırmanma sporunu da kapsayan bir doğa sporudur.
18-19. yüzyılda Avrupalı (İngiliz ve Fransızlar başta olmak üzere) zenginlerin boş zamanlarını değerlendirmek için ve hayatlarının rutin akışını yeni maceralarla süsleme arayışı neticesinde bir spor sayılmaya başlanan dağcılık, 20.yüzyılın başında diğer ulusların da ilgisini çekmeyi başarmıştır. Dağcılık her yaşta insanın yapabileceği bir spordur, yeter ki dağlara sevdalı olun yeter bu size.

Dağcılık insanın hayatını nasıl doldurur ve neler katar insana? 
Dağcılık yapan insanlar belli bir zamandan sonra bunu yaşam biçimleri ve felsefesi olarak benimsemeye başlarlar ve artık dağcılık onların hayatlarının bir parçası değil, yaşam tarzı olur.
Dağcılık insana hayatının belki en eğlenceli günlerini yaşatır. Bazen insana, düşünmesine yardımcı olacak en sesiz yeri sağlar dağlar. Bir kayanın üstünde oturup manzaraya karşı kahvenizi yudumlarken sadece rüzgarın sesini duyarsınız.
Dağcılık insanlara zor zamanlarda doğru kararları almayı öğretir.
Dağcılık en zor şartlarda, en gergin, en yorgun ve uykusuz anlarda insanlara karşı nasıl davranacağını ve öğretir.
En önemlisi dağcılık insana en iyi arkadaşlarını kazandırır öyle arkadaşlar kazanırsın ki yeri gelince canınızı aynı ipe bağlayıp birlikte yürürsün zamanı gelince tek lokma ekmeğini paylaşırsın arkadaşınla.

Dağcılık yapacak olan kişilere tavsiyeler, iyi bir dağcı olmak istiyorsanız eğer en önemli detay eğitimlerinizi en iyi şekilde almanızdır. Doğa bazen acımasız olabiliyor size karşı. Eğer eğitimlerinizi tamamladıysanız ve zor zamanlarda doğru kararlar verebiliyorsanız, dağcılık normal yürümekten bile daha az tehlikeli olan bir aktiviteye dönüşür. Ancak her zaman yüksek adrenalin ve heyecanı devam eder. Dağcılık yapamam diyorsanız, bir kere bir dağın zirvesine çıkın ve oradan dünyayı seyredin, emin olun o gün hayatınızın en unutulmaz günü ve sizi dağcılığa aşık edecek gündür.
Sorena Azarnow
Ege Üniversitesi - Hayatı Doldur Marka Elçisi