15 Nisan 2010 Perşembe

Rafları Bestelerle Dolduran Elçilerimiz...


BOŞ RAFLARI DOLDUR!

Hayatı Doldur tüm üyeleriyle Türkiye çapında bir Sosyal Sorumluluk Projesine imza atıyor

hayatidoldur.com sitesinin Marka Elçilerinden ilinizdeki elçiye ulaşıp paylaşmak istediğiniz kitapları verebilir, boş kitaplıkları doldurabilirsiniz.

İhtiyacı olan okullar belirlenerek paylaştırılacak olan kitaplarınızın yaşadığınız ülkede size daha kültürlü bir genç nesil ile geri döneceğini unutmayın...

7 Nisan 2010 Çarşamba

"Geleceğim, yine geleceğim merak etme canım benim"

Çok anlamlı bir hafta sonu organizasyonunda güler yüzleri, enerjileri ve sevgileri ile Hayatı Doldur Ailesinin, geleceğin hayatlarına da dokunabilen, küçük hayatlara umut doldurabilen kocaman yürekli bir aile olduğunu gösteren tüm ailemiz adına Kübra Kayıkçı, Eyüp Çocuk Yuvası ziyaretinde hissetiklerini bizimle paylaştı.
 

Aslında bir itirafta bulunmam gerek. Ben pek çocuklara bakamam. Çocukların sahip olduğu özgürlük haklarını, istediklerini söyleme haklarını ve istediklerini yapma haklarını hep kıskanmışımdır. Sabah AKM’ nin önünden yola çıktığımızda endişeliydim. Daha önce böyle bir ziyaret yapmamıştım ve gerçekten biraz korkuyordum.


 Eyüp Çocuk Esirgeme Yurdu’nun kapısından içeri girdiğimizde ortada toplanmış ve bizi bekleyen bir sürü çocuk vardı. Biz durduk karşılarında, onlar bizim karşımızda. Sonra bizi seçtiler. Evet birer ikişer yanıma geldiler. Ve o garip çekim ile bütün gün bizimle birlikte olacak çocuklar bizi buldu. Benim yanıma ilk Sevnur geldi. Adın ne abla senin dedi? Kübra diyince, Kübraaaaa!! diye bağırdı ortalığa.  Yurttan çıkarken bir elimde Kübra bir elimde Sevnur…


 Arabada ortalarına oturttular en başta. Elimi bırakmadan. Sonra başladılar şarkı söylemeye. Birde bana vuruyorlar, “abla hadiii sen de söyle” diye. Eğlene eğlene geldik Cevahir’e. Tiyatroya giderken ilk başta aslında akıllarında tek bir şey vardı. Biran önce Atlantis’e gidip korku tüneline binmek.


 Tiyatro’da o kadar ince ayrıntıları fark ediyorlardı ki, öyle akıllılardı ki bu 11 ve 12 yaşındaki çocuklar, şaşırdım kaldım.  Bütün tiyatro boyunca ellerimi bırakmadılar. Şöyle bir baktım ikisine de. Ben bu çocuklardan mı korkmuştum. Dünyanın en sevimli çocukları oturuyordu yanımda, en akıllıları, en sevgi dolu çocukları. Alkışlamak istiyor Kübra oyunu, ama elimi de bırakmıyor:D  Oyun bitiyor, Sevnur dönüp bana “ sen çok tatlı bir ablaymışsın” diyor. İçimden diyorum ki “şu yaşıma kadar duyduğum en sıcak cümle bu sanırım”


 Tiyatro maceramız bittikten sonra güzel güzel yemekler yedik onlarla. Ah o ne kalabalık o nasıl komik bir topluluk öyle. Şöyle bir baktım etrafıma herkes mi mutlu olur 40 kişilik toplulukta?!


 Yemeğimizi yedikten sonra bütün gün bekledikleri, sorup durdukları o eğlenceye geldi sıra. Sevnur çırpınıyor elimde, bazen bırakacak oluyor elimi, "Sevnurcuuum!" diyorum, elimi uzatıyorum, tutuveriyor hemen. Onun istediği bir şeyi yapıyorum boynuma atlıyor öpüyor, istediği bir şeyi elimde olmadan yapamayacak oluyorum, yüzünü bir çeviriyor ağlayasım geliyor, o derece bağlıyor bu çocuklar sizi kendilerine.


  Bekledikleri korku tüneline bindik sonunda. O kadar korkuyorlarmış ki titrediler yapıştılar kucağıma :D Diledikleri gibi eğlendik. Ben bilmezdim bir çocuğun yüzündeki gülümsemenin mutluluğunu. O mutluluğun insana verdiği huzuru. Yani sanki annesiymişim gibi, ablasıymışım gibi, onun canındanmışım gibi tuttular ellerimi. Ben konuşmadım, onlar anlattılar. Kübra bu hafta ailesinin yanına gideceğini anlattı, Sevnur okulunu ve öğretmenlerini anlattı.


 Oyunumuz bitti, yüzler düştü. Servise geri gittik. Kübra uyudu yan koltukta, Sevnur elimi bırakmadı iki koltuk arasında. Birden dönüp bana “gitme sen.” dedi. İnanılamaz bir duygu, inanamadığım bir duygu. “Geleceğim, yine geleceğim merak etme canım benim.”


 “Hep geleceğim diyorsunuz, hiç gelmiyorsunuz...”


 Gideceğim, hep yanlarına gideceğim. Sevgimi onlara vermek için değil içimdeki sevgiyi büyütmek için yanlarına gideceğim..


 Bütün hayatı doldur marka elçilerinin aynı düşünceler içerisinde olduğunu biliyorum ve bütün marka elçileri adına bize böyle bir fırsat verdiğiniz için, çocuklara böyle bir günü hediye ettiğiniz için ;


 Teşekkürler Hayatı Doldur… 

Hayata Gülen Yüzler Doldurduk!


 Mutlu çocukların sesleri ile yankılandı hafta sonumuz. ‘Hayatı Doldur’ felsefesi ile yol alan Marka Elçilerimizle, dopdolu bir gün geçirdik. Eyüp Çocuk Yuvasından 20 çocuğun hayatını doldurduk, tiyatroya gittik, yemek yedik, çocuk parkında hep beraber doyasıya eğlendik.

Çok yorulduk. Ama haftanın yoğun mesai saatlerinin yorgunluğunu; çocukların mutluluk dolan yüzleri, içi gülen gözleri ile unuttuk bile. Amacımız; hayatı doldurmak… Temel felsefemiz ‘Hayatı Doldur’ başlığının altında sayısız çalışmaya imza atmak… Böyle olunca, Marka Elçilerimizle bunu bir kez daha başardığımızı, çocukların hayatında bir mutluluk anı yarattığımızı bir kez daha görme şansına ulaştık.

Hayatı Doldur bu yolda yeni işbirliklerinin sonu ve sınırı olmayacak.

Desteklerinizle ulaşacağımız yeni başarılara, yaratacağımız yeni mutluluklara, hayatlara katacağımız daha nice değerlere…